Otizmin kesin nedeni bilinmemekle birlikte, tek bir nedeni de bulunmamaktadır...
Yapılan araştırmalarda otizmin nedeni genetik ve genetik olmayan veya doğum komplikasyonları, viral enfeksiyonlar ve çevre kirliliği gibi çevresel etkiler olarak görülmektedir...
Otizm, sosyal beceriler, tekrarlayan davranışlar ve konuşma gibi sözel veya sözel olmayan iletişimde zorluk yaşanması ile karakterize nörolojik ve gelişimsel bir bozukluktur. Dünya çapında yaklaşık 100 çocuktan 1'inin otizmli olduğu tahmin edilmektedir.
BİLİMSEL OLARAK OTİZM NEDİR?
Otizm, ilk 3 yaş içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu süren, özellikle sosyal ilişkiler kurma ve sürdürmede zorluklara neden olan gelişimsel bozukluktur. Sözel ve göz teması kurma ve jest-mimik kullanımı gibi sözsüz iletişimde zorluk yaşanması ile karakterizedir. Konuşma kabiliyetinin geç ya da sınırlı olması, kolları sallama ve yüksek seslerden hoşlanmama gibi belirleyici ve tekrar eden belirtiler gösterirler.
Otizm her yaşta teşhis edilebilse de semptomlar daha çok yaşamın ilk 3 yılında ortaya çıktığı için gelişimsel bir bozukluk olarak kabul edilmektedir. Bazen belirtiler 1 yaşından önce başlarken, bazılarında normal psiko-sosyal gelişme olup “mama, baba” gibi ilk kelimeler söylendikten sonra gelişimde gerileme, duraksama fark edilir.
Otizmin beynin yapısını ve işleyişini etkileyen sinir sistemindeki sorunlardan kaynaklandığı düşünülmektedir.
Bu hastalığın çocuk yetiştirme türleriyle ve ailenin sosyo-ekonomik düzeyiyle bir ilgisi bulunmamaktadır.
Otizm, yaygın gelişimsel bozuklukların bir alt grubudur. Yaygın gelişimsel diğer bozukluklar ise;
Asperger sendromu: Dil gelişimleri otizme göre daha iyi olmaktadır,
Rett sendromu: Sadece kız çocuklarında görülen ağır zihinsel geriliği ve baş çevresi küçüklüğü ile seyreden bir genetik hastalıktır.
Dezintegratif: İlk iki yaşa kadar çocuğun gelişimi normaldir ancak sonrasında otizm benzeri bulgular başlamaktadır.
OTİZM BELİRTİLERİ NELERDİR?
Otizmde belirli görüntülere, seslere, kokulara, ışıklara veya fiziksel temasa karşı duyarlılık, davranış, yeme-içme ve hareketlerde takıntılı olma ve bunları tekrarlama, aktiviteler arasında geçişte zorluk yaşama, sosyal iletişimin sınırlı olması ve göz temasından kaçınma sıklıkla görülen belirtilerdir.
OTİZM BULGUSU VE BELİRTİLERİ
-'Çok az göz teması kurarlar ya da hiç kurmazlar
- Nesnelere, özellikle dönen neslere karşı aşırı ilgilidirler.
- Kendileri ile doğrudan konuşulduğunda oralı olmazlar.
- Eller, kollar, parmaklar veya kafalarını tekrarlayan şekilde hareket ettirirler
- Hep aynı şeyi yeme, aynı şeyle oynama gibi belli düzende olma takıntıları vardır.
- Işık, renk, koku ve seslere karşı değişik tepkiler verirler.
- Jest ve mimik kullanımı gibi sözsüz iletişim ya hiç yoktur ya da sınırlıdır
- Sarılma gibi yakın temastan hoşlanmazlar.
- Ekolali olarak bilinen devamlı olarak bazı kelimeleri tekrarlarlar.
- Konuşma ve dil becerileri gelişiminde gecikme görülür..
- İhtiyaçlarını karşılayacak kişinin kolunu çekiştirerek derdini anlatmak
- Otizm bulunan kişilerde epilepsi de görülür.
- Otistik çocuklar kendilerine ait ayrı bir dünyada yaşar. Otistik bir çocuk kucağa alınmayı önemsemez. İstediğine ulaşmak için herkesin kucağına gidebilir, yabancı algılaması yoktur. 2-3 yaşına geldiğinde cansız objelere daha fazla ilgi gösterirler.
Sürekli ellerinde bir eşya tutma, objeleri dizerek oynama, arabayı ters çevirip tekerleğini döndürme veya yatarak arabanın dönen tekerleğini izleme gibi oyunları vardır.
Oyuncağın bütünü yerine bir parçasıyla oynamayı severler. Onun için canlıyla cansız arasında çok fazla fark yoktur.
İnsanlarla anlamlı göz kontağı kurmazlar. Ses, ışık ve kokuya karşı aşırı duyarlı olabilir, beklenmedik tepkiler verebilirler.
Bazen kendisine söylenenleri papağan gibi tekrar ederler, ben-sen gibi zamirleri ters söylerler...
KONUŞAMAMAK OTİZM BELİRTİSİ Mİ?
Çocuklarda konuşamama durumu, otizmin de bir belirtisi olabilir. Çocukluk çağında yaş grubuna göre dil gelişimi süreci şöyle ilerlemektedir:
Bebek ilk bir ayda ağlama, öksürme, hapşırma gibi doğal sesler çıkarır. Birinci ayın sonunda ağlamaları çeşitli durumlara göre farklılaşmaya başlar.
İkinci ve üçüncü aylarda bebek güler, ” k” ve “g” gibi ünsüz ve “a” “e”, “o” gibi ünlü harfleri çıkarmaya başlar.
4 ve 6’ıncı aylar arasında ünlü ve ünsüz seslerin sayısında artış gözlenir. Çocuk 6’ıncı ayın sonuna doğru ünsüz ile ünlü sesleri birleştirmeye başlar; örneğin ba, da, ma gibi gibi sesler çıkarabilir.
7 ve 10’uncu aylar arasında ma-ma gibi hece tekrarları gözlenir. Bebek yetişkin konuşmasına benzeyen ancak anlaşılmayan diziler meydana getirir.
11’inci aydan itibaren anlaşılmayan ses dizileri arasına tek heceli sözcükler yerleştirmeye başlar. Ardından da ilk anlamlı sözcükleri telaffuz etmeye başlar.
12 ve 18’inci aylar arasında sözcükleri amaçlı olarak kullanır. 3-50 sözcükten oluşan kelime dağarcığı vardır. Nesneleri ve vücut bölümlerini gösterir.
18 ve 24’üncü aylar arasında basit yönergeleri yerine getirir, nesneleri ve resimleri isimlendirir. Sözcük dağarcığı 50-70 kelime içerir.
İki yaş çocuğun yürümeye, konuşmaya, kendi benliğini fark etmeye başladığı bir dönemdir. Yaşamın ikinci yılındaki hızlı gelişim, çocuğu pek çok açıdan bağımsız hale getirir.
Motor yeteneklerle dil becerisinin kazanılmasının çocuğun bağımsızlığındaki etkisi büyüktür.
İki yaş çocuğu koşar, tutunarak merdivenleri inip çıkar. Bu dönemde bildiği 70 veya daha fazla sözcüğü kullanır, iki sözcükten oluşan basit cümleler kurar. İki yaş sorgu çağıdır. Bu evrede çocuk nasıl ve niçin sorularını ısrarla sorar.
Ancak konuşamamak tek başına otizm belirtisi değildir. Gecikmiş konuşmaya neden olan durumlar şöyle sıralanabilir:
- Ailesel dil gecikmesi.
- Gelişimsel dil gecikmesi.
- Prematüre doğum veya büyüme gelişme geriliği.
- İki dil konuşulması, sağ el- sol el kullanılması gibi çatışma yaratan durumlar.
- İşitme kayıpları, işitmenin algılanması bozuklukları.
- Dil bağı, yarık damak-dudak gibi ağız içi problemleri.
- Otizm, zeka geriliği yapan hastalıklar
- Psikososyal uyaran eksikliği.
- Ailenin çocuğun üzerine titremesi ve ona konuşma fırsatı vermemesi.
OTİZM NASIL TEŞHİS EDİLİR?
Teşhisi anne karnında mümkün olmayan otizm, kız çocuklarına oranla erkek çocuklarda dört kat daha fazla görülmektedir. Bunun nedeni tam olarak bilinmemektedir.
Otizm teşhisi laboratuvar testleri ve görüntüleme yöntemleriyle konulmamaktadır.
Tanı, çocuk psikiyatristi tarafından çocuğun gözlemlenmesi, aileye bazı soruların sorulması ve gelişim testleriyle konulur.
Ayırıcı tanı, eşlik eden hastalıklar yönünden gerekirse kan tahlilleri, nörolojik, kulak-burun boğaz, metabolik hastalıklar için başka uzmanlık alanlarından konsültasyon istenebilir.
Tanı ve teşhisin koyulması şu kontroller ile gerçekleşir:
- Tıbbi ve nörolojik muayene
- Bilişsel yetenek sınaması
- Dil becerilerinin kontrolü
- Davranış gözlemi
- Yemek yeme, giyinme ve tuvalete çıkma gibi günlük aktiviteleri bağımsız olarak tamamlama durumu
- Kan testleri
- İşitme testi
OTİZM TEDAVİSİ VAR MI?
Otizm spektrum bozukluğunu tamamen ortadan kaldırmayı sağlayan herhangi bir tedavi yöntemi yoktur.
Otizm tedavisi kişinin yaşam kalitesi yanı sıra bilişsel ve işlevsel bağımsızlığını artırmayı sağlamak için ilgili bozuklukları tedavi etmek ve ailenin süreci yönetmesine yardımcı olma planına dayanır.
Beynin ilk 3 yıldaki gelişimi, öğrenmesi çok hızlıdır. Dışardan gelen doğru ve yoğun uyaranlarla erken müdahale, tüm gelişimsel bozukluklar gibi burada da en etkili yöntemdir.
Küçük yaşlarda yoğun ve sürekli eğitim programları ile davranış terapileri, çocukların kendine bakabilme, sosyal ve iş yetileri kazanabilmesine yardımcı olur. Böylece işlevselliği artırır, belirtilerin şiddetini ve uyumsuz davranışları azaltır.
Erken yaşta başlanan, aile desteği ile birlikte çocuğun yeteneklerine ve ihtiyaçlarına göre bireysel ve grup olarak özel eğitim programları hazırlanması, uzman kişilerce uygulanması, günümüzde bilinen tek “tedavi” yöntemidir.
Özel eğitim ve ekip çalışmasını gerektiren tedavi uzun sürelidir ve ekipte çocuğun kendi doktoru, özel eğitimcisi, konuşma uzmanı, çocuk psikiyatri ve/veya çocuk nöroloğu mutlaka bulunmalıdır.
Uygulanacak olan ilaç tedavileri ise otizme eşlik eden ve varsa mevcut problemleri azaltmaya yöneliktir.
AİLELER OTİZMLİ ÇOCUKLARINA NASIL YAKLAŞMALIDIR?
Özel eğitim temelli bir tedavi ile otistik çocuklar kendine yetebilen ve toplumla uyumlu bireyler olabilir. Anne ve babalar otizmli çocuklarının herkes gibi düşünmediğini anlamalı, bu durumu kabul etmelidir. Bu durumda ebeveynlerin dikkat etmesi gerekenler şöyle sıralanmaktadır:
- Çocuğunuzun düşüncelerini ve davranışlarını iyi gözlemleyerek çözmeli, öğrenmelisiniz. Neye ne zaman tepki verdiğini takip etmelisiniz.
- Çocuğunuzun, kendi dünyasında mutlu olduğunu; örneğin parkta bir başka çocuğun onunla oynamadığı için üzülmediğini bilmelisiniz.
- Çocuğunuzdan beklentilerinizi doğru ayarlamalısınız. Uzun soluklu bir döneme girdiğinizin farkında olmalısınız.
- Eğer beklentinizi aşağıya çekerseniz, çocuğunuzun sizi mutlu etmesine fırsat verebilirsiniz.
TELEVİZYON OTİZM YAPAR MI?
Yapılan araştırmalar 2 yaş öncesinde televizyon izleyen çocukların bilişsel gelişimlerinin olumsuz olarak etkilendiğini, dil gelişimlerinin geciktiğini ortaya koymaktadır.
Bu dönemde aşırı televizyon izleme ile dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu ve otizm arasında ilişki olduğunu gösteren pek çok araştırma bulunmaktadır.
Cep telefonu ve tabletlerle çocuğa yemek yedirmek, onu sakinleştirmek için ekran kullanmak, hafif olan otizm bulgularının derinleşmesine neden olacaktır...
ONLAR İÇİN NELER YAPMALIYIZ..?
Otizmin bilimsel verilerini böyle açıklıyor bilim dünyası...
Otizmli yüzleşen ailelerin ne denli büyük bir sorunla karşı karşıya olduklarını anlamak için onları yakından tanımak önemli...
İşte bu noktada çok büyük görevler düşüyor bizlere...
Otizmli bireyler için eğitimin birinci derecede önemli olduğunun bilinciyle onlara kalıcı sağlıklı eğitim ortamları yaratmalıyız...
Bu görev devletin olmakla birlikte bizlerin yapmamız gereken çok şeyler olduğunu söylemeliyim...
Otizmli bireylerin, evlerinde yaşamaları çok büyük bir sorun...
Bu nedenle onlar için kent gürültüsünden ve hava kirliliğinden uzak, doğal ortamlarda kalıcı tesislere ivedi bir şekilde ihtiyaç var...
Önce bu şartlara uygun 40 - 50 dönümlük ormanlık alanda arazi tahsisi gerekiyor...
Ardından ailelerin de kalabileceği böyle bir ortam için kapsamlı bir proje yapılmalı...
Projenin hayata geçirilmesi aşamasında ise yapacağımız çok şey olacak...
Her şeyi devletten bekleme yerine..
Kişi, kurum ve kuruluşlar elbirliği ile Otizm yaşam merkezinin yapılmasına katkı koyma yarışına girmeliyiz...
Bunu yapacak, duyarlı pek çok insan tanıyorum...
Sonuç olarak...
Söz konusu proje için atacağımız çok adım, gideceğimiz oldukça uzun bir yolumuz var...
Başaracağımızdan ise asla şüphe etmiyorum...
Konuyla ilgili her türlü desteği ilk günden itibaren veren ve hep yanımızda olan kalbi güzel Hulusi Şahin gibi bir Valimiz var...
Buna İl Milli Eğitim Müdürü Salih Kaygusuz, (Elimizden alınan İl Sağlık Müdürü Prof.Dr.Oğuz Karahan), umuyorum yerine gelen de aynı yaklaşımı gösterecektir..
Gençlik Spor Müdürü Yavuz Gürhan, Orman Bölge Müdürü Vedat Dikici de dahil, desteklerini esirgemiyorlar...
Devlet - vatandaş işbirliği ile aşılamayacak engel yoktur anlayışıyla Otizmli bireyler için düşündüğümüz projeyi hayata geçirmek yakışır bize...
Kendi alanlarında tam bir başarı hikayesi yazan Bizim Otizm Vakfı Başkanı Perihan Şahin Bal ve fedakar yönetim kurulu üyeleriyle...
Basın ve İletişim Danışmanlığını gururla üstlendiğim Bizim Otizm Vakfı ile birlikte kutlu yürüyüşümüz sürüyor...
Bunu hep birlikte başaracağımıza yürekten inanıyorum...