Bugun...
SON DAKİKA

ANILARDA YAŞAYANLAR...

 Tarih: 08-10-2023 10:52:00  -   Güncelleme: 08-10-2023 10:59:00
BİZİM DÜNYAMIZ / CEVAT ALP

(Antalya Ekspres Gazetesi, 11 Ağustos 1994) Gazetenin günlük işlerini henüz bitirmiştim ki, (Saat 13.35) iki dost girdi kapıdan… Telefon konuşmamı bitirip kucaklaştık hasretle…

 

Türk sanat müziğine eşsiz besteleriyle damgasını vurmuş Hayri Mumcu (Hayri Baba) ile, gazetemde her gün okuyucularımızla buluşan benzersiz şiirleriyle olay haline gelen Mehmet Süzen’den başkası değildi bu dostlar…

 

Hayri Mumcu’yu, Gültekin Çeki ağabeyimizin bestesini yaptığı dillerden düşmeyen o ünlü “Eski Dostlar” şarkısının söz yazarı olarak mutlaka tanıyanlarınız vardır…

 

 

Yine sözleri Hayri Mumcu’ya bestesi ise Gültekin Çeki’ye ait olan “Ne Geçen Günleri Yadet, Ne de atilere kan” diye başlayan nihaved makamındaki şarkıyı seslendirmek nasip olmuştu bana bir konserde…

 

İsmail Baha Sürelsan hocamın korosunda 80’li yılların başında…

 

(Bu konserde beni dinlemek için özel olarak çok şık bir kıyafetle Side'den gelmişti Hayri Baba ve yorumumu çok beğendiğini söylemek nezaketinde bulunmuştu)

 

 

Hayri Mumcu gibi bir derya sözlerini yazar, Gültekin Çeki bestesini yapar da bu şarkılar dillerden düşer mi?...

 

Tıpkı “Eski Dostlar” gibi nice söz ve bestelere imza atmıştır bu muhteşem ikili…

 

Hayri baba’yı 20 yılı aşan bir süredir tanıyorum…

 

Hayatını Side’nin antik dünyası içinde can dostu Neptün Motel'in sahibi Halil Yıldırım'ın himayesinde geçiren, kendi halinde, dost meclislerinin aranılan ismi olarak efsaneleşti Hayri Mumcu…

 

 

Yaklaşık 20 dakika süren doyumsuz sohbetimiz esnasında bir şeyler mırıldanmaya başladı sevgili dost Hayri Baba…

 

Allah’tan ki, kağıt kalem önümde hazırdı, yetişebildiğimce yazmaya çalıştım söylediklerini…

 

Ortaya öyle bir şey çıktı ki, hayran olmamak için insan olmamak, dahası bu dünyada yaşamıyor olmak lazım!...

 

Her satırı insanlığa mesaj olan bu iki kıtalık şiir mi desem, neyse adını siz koyun…!

 

Buyurun birlikte okuyalım… Bu isimsiz satırları…

 

Gel ey özlediğim müjdeli bahar

 

Kutsal zamanlarda dura dura gel

 

Yırtsın karanlığı pembe şafaklar

 

Dertleri sevgiye sara sara gel

 

Barışa hasrettir yaralı dünya

 

Gerçeğe dönüşsün her güzel rüya

 

Nakışını işleyip toprağa suya

 

Barış türküleri vura vura gel

 

Nasıl?..

 

Beğendiniz mi diye sormak gereğini duymuyorum…

 

Şu anda düşünüyorsunuz..

 

Hayır olmadı, bir daha bir daha okumak ihtiyacını hissediyorsunuz..

 

Yetmiyor ve kesip ya masanızın üstündeki her zaman görebileceğiniz kalın camın altına ya da cüzdanınızın en güzel yerine yerleştiriyorsunuz…

 

Hayri Baba’nın imzasız mısralarından oluşan bu şaheserini…

 

Biz nasıl bir insanız ki, barışa hasret yaralı bir dünya yarattık…

 

Gerçeğe dönüşmeyen, dahası dönüştüremediğimiz o güzel rüyalarda gizledik her şeyi…

 

Yakıp yıktık, sevgisiz… Bir dünya yarattık yaralı bereli…

 

Ve sevgili Hayri Baba’nın şu son satırdaki sözlerine hasretiz şimdilerde…

 

Yaşadığımızı sandığımız ihtiyar dünyamızda…

 

“Barış türküleri vura vura gel…”

 

Hayri Baba’yı ve Mehmet Süzen dostu bir diğer dost insan Kral Sofrası Restaurant'ın sahibi Toygar Güler ağabeyin yanına, Yat Limanı'na kahve içmeye yolcu ettim içim burkularak…

 

Çünkü yetmiyor insana bu dost sohbetleri…

 

Doyumsuz kalmanın burukluğunu hissettim yüreğimde..

 

Ama dostların varlığını hissetmek yine de teselli oluyor şu yaşadığımız sandığımız dünyada...

 

Yirmi dakika da olsa bunu yaşadım dün…

 

Yaşatan sevgili dostlarım Mumcu, Süzen ve telefonda da olsa Toygar Güler ile…

 

Çok yaşayın siz sevgili dostlar…

 

 

Yazarın güncel notu...

 

Önce Hayri Mumcu, ardından Mehmet Süzen, Toygar Güler ve devamında Gültekin Çeki olmak üzere, yeri dolmaz can dostlarım birer birer Hakka yürüdüler...

 

Bana da bu anılar kaldı..

 

Aziz ruhları şad olsun...

  Bu yazı 2757 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI